SPONSORLUKLAR

Petline eğitim faaliyetlerini kurumsal sosyal sorumluluğu olarak görmektedir. Eğitime katkı seferberliği "Hız yapmanın da yasal ve güvenli yolları var. Motor sporlarına uygun, modifiyeli araçlarla pistlerde yarışalım. Yollarda, hayatın sınırında hız yapmayalım!", sloganıyla yola çıkan ve kurumsal sosyal sorumluluğu eğitim olan Petline 2006 yılını trafik eğitimine ayırarak yollardaki yarışları pistlere taşımak amacıyla Petline Cup düzenlemektedir.

Petline Cup pilotları ise Jim Russel yarış okulunun Türkiye’deki tek temsilcisi Safari yarış okulundan, Hakan Dinç tarafından eğitildiler. Petline Cup’ta toplam 15 pilot 7 ayaktan oluşan yarışlarda performanslarını sergilemektedir. Petline yarışlarda Fiat Siena marka yarış araçlarına toplam 10 ton Euro 98 kurşunsuz benzin ikmali yapmakta ve araçların performanslarını artıracak Petline Cheetah Premium 10w-40 sentetik motor yağı temin etmektedir.

2006 SİENA CUP YARIŞ TAKVİMİ 

25-26 MART 2006 İZMİR PINARBAŞI
06-07 MAYIS 2006 İZMİR PINARBAŞI
20-21 MAYIS 2006 İZMİT KÖRFEZ
24-25 HAZİRAN 2006 F1 İSTANBUL PARK (TOSFED GÜNÜ)
29-30 TEMMUZ 2006 İZMİT KÖRFEZ
30 EYLÜL-1 EKİM 2006 İZMİR PINARBAŞI
04-05 KASIM 2006 İZMİT KÖRFEZ

Petline dünyanın giderek artan enerji gereksinimini çevreyi kirletmeden sürdürülebilir olarak sağlanmasını desteklemek için, hidrojen yakıt pili ile çalışan arabaların yarışacağı “Hidromobil-2007” yarışlarında Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’ne sponsor oldu.

Petline, proje kapsamında üniversite öğrencilerine hem bir sorumluluk yüklemeyi hem de öğrencilerin de üretirken çevreyi korumak bilinciyle hareket etmesini amaçladı.
TÜBİTAK Bilim ve Toplum Dairesi’nin düzenlediği ve hidrojen yakıt pili ile çalışan arabaların yarıştığı “Hidromobil - 07 ” Temmuz ayında yaklaşık 40 üniversite ekibinin katılımı ile Ankara’da gerçekleşti.
Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen yarışa katılan üniversiteler, 2,6 km.’lik pistte 20 tur olarak düzenlenen yarışta kıyasıya yarıştılar. Amacı hidrojenden elektrik üretme ve elektrikle hareket etme esasına dayanan bu projedeki araçlarda 1,2 kw çıkışlı yakıt hücresi ve katı hidrojen depolama düzeneği kullanıldı. Yarışacak araçların farkları ise yakıt hücresi sistemleriydi.
Çevreci, yenilikçi, teknolojik, girişimci ve geleceğe yönelik çalışmaların gerekliliğine inanan Petline, Türk gençliğinin ve Türk toplumunun bu alanda öncü ülkeler arasında yer alabilmesi için gereken desteği sonuna kadar vermekte kararlıdır. Dünyanın giderek artan enerji gereksinimini çevreyi kirletmeden ve sürdürülebilir olarak sağlayabilmesi için Petline enerji sistemlerine destek vermektedir.

Petline, Marmaris Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Muğla Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün katkılarıyla 16-19 Mayıs tarihlerinde Marmaris’te 27.si düzenlenen Uluslararası Yatçılık Festivaline sponsor oldu. Deniz yakıtı satışları ile bölgede uzun yıllardır hizmet kalitesi ile tanınan Petline, Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağlayan bu festivalde marina içindeki standı ile yerini aldı. Deniz araçlarına akaryakıt teslim etmeye yetkili az sayıdaki şirketten biri olan Petline, kurumsal felsefesi ile müşterilerinin yanında her zaman güvenilir bir iş ortağı olarak bulunmaktadır.

Çeşitli sosyal etkinliklerin gerçekleştirildiği “Uluslararası Yatçılık Festivali” Dünyada ve Türkiye’de yatçılık sektörünün en eski organizasyonları arasında yer almaktadır. Yurt dışından ve yurt içinden gelen ziyaretçilere açık olan festival Türkiye turizmine ve kıyılarımızın tanıtımına da büyük katkı sağladı. Yaklaşık 10 ülkeden yüzlerce yabancı konuğun misafir edildiği festivalde 4 gün boyunca, Marmaris sokakları konserler, yarışmalar, özel gösteriler, sportif ve sanatsal etkinliklerle renklendi.

Tarihini bilmeyenler, bugünlerini yönlendiremez düşüncesiyle Petline “Esaret Günlüğü” adındaki belgesel programına destek verdi. Bilhassa gençlerin haberdar olması açısından önemli katkı sağlayacağına inandığımız bu tarihi eserde, 1. Dünya Savaşı’nda cephelere gönderilen yaklaşık üç milyon Osmanlı askerinin binlerce kilometrelik yolculuklarda çekilen çileler, kanalizasyon ve yol işlerinde çalışma hayatının zorlukları, yiyecek, içecek ve giyim konusundaki kıtlıklar, salgın hastalıklar, yanlış tedaviler sonucu sakat kalmalar vb. birçok hikaye gerçek arşiv görüntüleri ile anlatılmaktadır.

2001 yılında çekimlerine başlanan ve 11 yılda tamamlanan Belgesel’ de 1.Dünya Savaşı’nda esir düşen 200 binden fazla Osmanlı askerinin çektiği acılar, çileler, yokluk ve birçoğunun ölümü anlatılıyor. “Esaret Günlüğü’ belgeseli; cepheye sürülen üç milyondan fazla Osmanlı askerinden esir düşen 200.000’den fazla askerin, kaderine terk edilmiş insanların öyküsüdür.Savaşın üzerinden geçen yaklaşık bir asrın ardından hayat bulan belgesel; bir ulusun var oluş sebebi olan, ayakta ve hayatta kalmasını sağlayan insanların dramlarını dile getiriyor.

Belgesel çalışması kapsamında 16 ülkede, 44 şehirde çekimler yapıldı. 180.000 Kilometreden fazla yol kat edilerek; Türkiye içerisinde İstanbul, Ankara, Çanakkale, Erzurum ve Sarıkamış’ta; yurt dışındaysa Mısır, Hindistan, Myanmar, Rusya, Azerbaycan, Fransa, İngiltere, Malta, Yunanistan, KKTC, Romanya, İsrail, Suriye, Ukrayna ve Kanada’da esir kamplarının ve esir düşen on binlerin izi sürüldü.

Belgesel dizide, esaret altındaki Osmanlı esirlerinin esaret kamplarında günlük hayatları, çıkardıkları gazeteler, bayram günlerini nasıl geçirdikleri, esaret günlerinde ki kültürel, sportif, eğitim vb. çalışmaları Imperial War, Gaumont Pathe ve British Pathe isimli arşiv müzelerinden alınan gerçek görüntüler yer alıyor.

Sarıkamış’ta, Allahüekber Dağları’nda donarak ölen, Sibirya yollarında yaya olarak, at arabalarıyla, trenlerle binlerce kilometrelik yolculuklarda çekilen çileler, Mısır, İsrail, Filistin ve Irak’tan Hindistan ve Burma’ya uzanan yol hikayelerinin yer aldığı belgesel dizide, kanalizasyon ve yol işlerinde çalışma hayatının zorlukları, yiyecek, içecek ve giyim konusundaki kıtlıklar, salgın hastalıklar, yanlış tedaviler sonucu sakat kalmalar vb. birçok hikaye gerçek arşiv görüntüleri ile anlatılıyor.

“Esaret Günlüğü” belgeseli, kaderine terk edilmiş insanlarımızın öyküsüdür. Savaşın üzerinden geçen yaklaşık bir asrın ardından hayat bulan belgesel; bir ulusun varoluş sebebi olan, ayakta ve hayatta kalmasını sağlayan insanların dramlarını dile getiriyor.